Ana içeriğe atla

Kayıtlar

En İyi İkinci Dünya Savaşı Filmleri

İkinci dünya savaşı filmi izlemeyi sevmeyenimiz var mı ? Hepimizin kafadan ikinci dünya savaşı filmlerini sevmemizin sanırım en büyük nedeni , düşük bir bütçe, düdük bir ekip ve ekipmanla ikinci dünya savaşı filmi çekilmeyeceğini ve  kendisini baştan sona zengin bir dünyada bulacağını bilmemizdir. Ticari sinema izleyicisi olarak tanımlanan, " sinemayı düşünmekten ziyade düşünmemek için " kullanan kesim için bu tarzdaki filmlerin sonu zaten bellidir ve galibi baştan bilinen bir macerayı izlemeyi seçmek bile galipten taraf olarak ne doğru seçim yapabildiğini kendine kanıtlamaktır aslında.  " Savunma, Atak, Zafer, Çok Yaşa Amerika " döngüsünün dışında kalmayı becerebilmiş, tarihin bu en kanlı devrine damga vuranları kıyasıya eleştirmeyi beceren, bizi kendi içimizde derin bir sorguya sürüklemeyi başaran eserlerse genellikle sinema salonlarına ve televizyon kanallarına ulaşamadan birkaç festivalde boy gösterip ortadan kaybolurlar.  İnsanoğlunun bir yandan ikin

Elinizdeki Akıllı Telefondan Daha Fazlasını Almanın Yolları

Ülkemizde GSM abonesi sayısı yaklaşık 67 milyonlarda.  BTK'nın düzenli olarak her çeyrekte yayınladığı sektörel raporlara  bakacak olursak, cep telefonu denilen meret  9 yaş üzeri nüfus tarafından kullanılır varsayımından yola çıkıldığına abone sayısının ülke nüfusuna oranı  %107'lere dayanmış durumda. Mobil geniş bant erişime sahip 3G abone sayısı ise 45 Milyon civarında. Bu şekilde baktığımız zaman Türkiye'de 45 Milyon kişinin yaldır yaldır internet'i kullandığını düşünebilir miyiz ? Sanmıyorum.  Mobil operatörlerde IOS ya da Android gibi işletim sistemlerine sahip akıllı cep telefonu kullanıcılarının çok düşük bir oranının bir internet paketi olup bundan yararlandıkları bir sır değil. Bu oran  hala %20'lerde seyrediyor. Peki insanlar bu telefonların hızlı internet özelliklerini kullanmıyorlarsa neden binlerce TL verip bu telefonlardan ediniyorlar. Gösteriş, sosyal statü ? Belki, ancak kaçırdıkları birşey var, sosyal medyada olmadıkları sürece sosyal statülerinde

Ereksiz Gereksiz Zevksiz Şeyler

Hayatta herşey gerekli değildir. Hatta bazı şeyler ultra gereksizdir. Japonlar bir gaz onu bunu icat edeyim derken saçma sapan birçok şey icat ettiklerinin farkına varıp, toplumu bu merakından alıkoyamayacakalarını anladıkları anda, bu işi bir milli sanat haline getirmeye karar vermişler ve " Chindogu " adını verdikleri Japon Gereksiz İcatlar Sanatını dünyaya hediye etmişlerdir.  Yazıyı okumaya devam ederken paragraf aralarında bu sanatın bence en nadide eserlerine göz atabilirsiniz. İhtiyaçlarımız bizi hayata bağlayan ve ekonomiyi canlı tutan  en önemli motivasyondur. Kimse, kafalarını isteklerini köreltmeye takmış Tibet'li rahiplerle  dolu bir toplumda ticaret yapmak istemez, bu ekonominin doğasına aykırıdır. Bireysel ya da toplumsal seviyede ihtiyaç kavramı ile ilgili kutsal kitaplar, insanın bitmek bilmeyen nefsinin nasıl kontrol altına alınması gerektiğiyle ilgili kurallar ve metodları yazmışlardır. Abraham Maslow gibi büyük düşünürler de ihtiyaçların hiyera

Düğün Dili

Düğünlere davet hadisesinin çevresinde gelişen olaylar uzun zamandır zihmini kurcalıyordu. Çakma bir antropolog olarak konu üzerine biraz kafa yorunca anladım ki, insan denen yaratığın, söz dili, ses dili, beden dilinden sonra çok önemli bir dili  daha var. " Düğün dili" . Bu kavramı zihnimizde oturtmadan önce biz  home erectus'ların karşı tarafla iletişim halindeyken kullandığımız dilleri hep beraber hatırlayalım isterseniz. Bir. Söz dili. Tamamen kullandığımız kelimelerin, cümlelerin sözlükteki anlamlarıdır. İletişimde tek başına hiç bir anlam ifade etmez. İki. Ses dili. Sesimizin tonatilesinden oluşur. Aynı şeyi farklı tonatiletelerde söyleyerek tamamen farkı anlam yükleriz, genel kanının aksine söz dilinden çok daha önemlidir. Karşınızdaki insana ses dilinizi değiştirerek bire bir aynı kelimelerle kullanarak küfür de, iltifat da edebilirsiniz.  Üç. Beden dili. Çoğu insanın saklayamadığı ruh halini, ortamdaki güven durumunu, konuyla ilgisini, neyin peşinde

Bir Milletin İnanılmaz "Sıç"raması - Japon'ların Tuvalet Evrimi

Türkçe ve Japonca'nın aynı dil ailesinden geldiğini ilk farkettiğimde (her iki dil de dünyadaki ender aglunative dillerden) ciddi anlamda şaşırmış, önce kendime bu cahilliğimden ötürü kızmış, sonra da bu harika birlikteliğin altından çıkacak müthiş bilgilerin kokusunu alarak olayı derinlemesine araştırma ihtiyacı duymuştum. Aldığım kokuların beni birazdan anlatacağım konulara sinsice çektiğini bilmiyordum, yanılmışım. İlkin  Türk'ler ve Japon'ların arasında ciddi anlamda benzerlikler olduğunu farketmeye başladım.  Sonra işi biraz daha derinleştirince esasında hem Japon'ların hem Kore'lilerin (ki onların dili de aglunative) hem de Türk'lerin Cengiz Han'ın soyunun sağa sola yayılmış parçaları olup olmadığını ölesiye tartışan ve birbirlerinin tezlerini çürütmeye çalışan bir yığın yazıyla karşılaştım. Ancak beni Türk'lerle Japon'ların eş soydan gelmiş olmalarına en fazla şüphe ettiren Letter From Iwo Jima filmi oldu. F ilmde  köylerinden kopartılıp sava

Boeing 727'yi Kaçırdıktan Sonra 200.000 Dolarla Paraşütle Atlayıp Sırra Kadem Basan Adam

Evet böyle biri var. Hatta hikayesi şöyle. 1971 yılının 24 Kasım günü, yani şükran günü, Portland'da kendini Dan Cooper olarak tanımlayan bir adam, Portland'dan Seatle'a gitmek için Northwest Orient hava yollarından bilet alır.  Sefere koyulan Boeing 727-100 tipi uçağın 18C numaralı kolduğuna oturur. Görgü tanıklarının beyanına göre 40 yaşlarının ortalarında, siyah yağmurluk giyen, ütülü beyaz gömleğinin üzerine kravat takmış, hatta kravatına da bir iğne iliştirmiş efendi görünümlü bir beydir. Uçak havalandıktan sonra elindeki notu hostese uzatır. Hostes kendisine asılan yeni bir çapkının telefon numarası diyerek kendisine uzatılan kağıtla ilgilenmez, bunun üzerine Cooper hostese yaklaşarak, "Nota baksanız iyi olur, üzerimde bomba var" diye fısıldar. Not büyük harflerle şu şekilde yazılmıştır "ÇANTAMDA BOMBA VAR, GEREKİRSE KULLANIRIM. YANIMDA OTURMANI İSTİYORUM. KAÇIRILDINIZ" Hostes aldığı eğitime uyarak hava korsanının istediğini