Ana içeriğe atla

En İyi 10 Klasik Müzik Performansı ve Portakallı Tekerlemelerin Toplum Üzerindeki Konstipasyon Etkisi

İnsanların müziğe karşı olan beğenilerinin tamamen öznel bir seçim olduğunu kabul etmekle beraber, konu müzikte ustalık ve dehaya gelince tüm müzik kategorileri arasından "klasik batı müziğinin" en gelişmiş ve hayran olunacak zenginlik ve derinlikte olduğunu düşünüyorum. Kimileri tarafından demode ya da batı hayranlığı olarak olarak nitelendirileceğini peşinen bildiğim bu tarafgirliğim, beni derinden etkileyen eserler ve performansların ruhumda bıraktığı izlerden ve bu eserleri besteleyenlere ve icra edenlere duyduğum derin hayranlıktan oluşuyor. 

Sizlerle bu hayranlığımın nedenlerini örneklerle anlatmak için mutlaka izlenmesi gereken en iyi klasik müzik eserlerini ve performanslarının kısa bir listesini paylaşıyorum.

Bir.

Piyanonun dahi çocuğu Evgeny Kissin'in Royal Albert Hall'da  Listz'in La Campanella'sını müthiş icrasının yakın plan çekimi. Eserin sonlarına doğru insanın eline bir mendil alıp, Evgeny'nin çenesinden damlamaya başlayan terleri silesi geliyor. Şu ana kadar Kissin'i keşfetmemiş olan klasik müzik severlere, "vay ben bunca zamandır nasıl keşfetmemişim " diyerek dizlerini dövdürecek kadar nadide bir parça.






İki. Bernstein Beethoven 9


Bu güne kadar rastladığım, tartışmasız en iyi Iphone uygulaması, Deutche Grammafon ve Touch Press'in ortaklaşa geliştirdikleri bu linkten de ulaşabileceğiniz 








Üç


Uchida'yı ilk izlediğimde ağzım şaşkınlıktan bir karış açık kalmış, bir yandan keçilerini otlatırken hacetini görmek için girdiği mağarada hazine bulmuş köylü gibi sevinirken, diğer yandan bulduğum gömüyü çevreme anlatacak dirayette kelime bulamamış, sonrasında uydurduğum kavramlar arasında en sevdiklerim arasına girecek olan "




Dört. Jascha Heifetz Tschaikowsky Violin Konçertosu


Tschaikovsky'nin

Jascha Heifetz'ı Tschaikowsky'nin Keman Konçertosu'nun 1. hareketini tekrar tekrar izlemek isteyenler için, 1940'larda çekilmiş bir filmden bir parça ile geliyor. Olduğuna emin meraklıları için bu kaydın LP versiyonun e-bay'de bulunabileceğini de belirteyim.







Beş.  Bach, Toccata and Füg


Müzik tarihin en büyük dehaların biri şüphesiz Jochann Sebastian Bach'dır. Arkadaş geyiklerinde Bach'ın büyüleyici müziğinin gizli bir matematiksel formülü olduğuna dair ayakları tam yere oturmayan ama ortamdaki kimse tarafından da doğru düzgün sorgulanamayacağı için herkesin inanmış göründüğü şehir efsaneleri sallanıp durulur. Bu iddia her ne kadar bilimsel bir şekilde baştan sona ispatlanmamış olsa dahi, Bach'ın bir çok eserlerinde gizli bir armoni ve ahenk olduğu kesinlikle tartışılmazdır. 

Aşağıdaki parça daha çok icracılarının etkileyici performansı ile değil, eserin ortaya koyulma şekli ile listemizde bulunuyor sevgili okur. 

"Bach'ın müziğine bahın hele" diyor ve sizi bu güzel eserle baş başa bırakıyorum.






Bu arada benim en çok sevdiğim bölüm 3dk.16.sn'deki inişler ve çıkışlardır. Ne zaman izlesem keşke hayattaki inişler ve çıkışlar da böyle neşeli olsa derim içinden.

Altı. Pekinel Kardeşlerin Tüyler Ürperten Loutoswlaski Perfomansı


Bu performansla ilgili birşeyler yazmak istiyorum da ne yazarsam yazayım, kullanacağım ifadelerin yetersiz ve sığ kalacağını biliyorum. Sadece şunları söyleyeceğim. Bir yerlerde okumuştum, iki piyanist senkron bir şekilde piyano çalarlarken beyin dalgaları da tamamen senkron hale gelirmiş. Gühel ve Sühel Pekinel, eminim kendilerince çok haklı bir sebepten, bu eseri çalarken birbirlerinin yüzlerini görmüyorlar bile. Daha doğrusu birbirlerini gözleri ile görmeden, gönülleri ile ruhları ile kulakları ile görüyorlar. Eserin büyüsüne kapılıp yüzleri izlemeyi unutmayın.





Yedi. Yo-Yo Ma ve Boby Mc Ferrin - Vivaldi 2 Mandolin için Andante Konçertosu


Siz ömrünüz boyunca nelerle meşgul oldunuz bilmiyorum ama  hayatını çelloya adamış 1955 doğumlu Yo-Yo Ma, kariyerinde 70'e yakın albüm yapıp, 15 tane Grammy ödülü kazandı ve aynı zamanda Domenico Montagnana isimli 17. yüzyılda yaşamış italyan ustanın 2.5 milyon dolarlık çellosuna sahip olmayı başardı. 

Bu arada uzunca yıllar önce hayatımıza "Dont Worry Be Happy" isimli,  tüm sesleri kendi vucudundan çıkarması ile tüm Türkiye'de, koltuk altından osuruk sesi çıkarma eylemini tekrar bir numaralı eğlence haline gelmesine neden olan Bobby Mc Ferrin, çok az insanda olan ve bir çoğumuzun aşağıdaki eseri dinleyene kadar ciddiyetinin farkında olmadığımız müzikal dehasını Yo-Yo Ma ile müthiş eserler ortaya koyarak taçlandırıyor.

Vivaldi'nin 2 Mandolin için bestelediği Andante Konçertosu'nu rahmetli sevgili babamın ömrünün son dönemlerinde çok duygu yüklü olduğum bir anımdada  Yo-Yo Ma ve Mc Ferrin'in akıl almaz yorumu ile dinlemiştim. "Konçerto"  kelimesi bildiğiniz gibi italyanca "Karşı" anlamında kullanılan, bir enstürmanın orkestraya'ya karşı çaldığı müzikal formatlara verilen isim. Bu eserdeki tek enstürmanın Yo-Yo Ma'nın Montagnana'sı olduğunu, diğer bütün seslerin Mc Ferrin'in vücudundan çıktığını belirtmekte fayda var.






Sekiz. El Sistema ve Ortaya Koyduğu Herşey


El Sistema, Venezuella'da sokakta ümitsiz bir gelecekle baş başa olan çocukların, müziğin iyiliği ve güzelliği ile nasıl birer hazine olarak topluma kazandırılabileceğini gösteren, bir iyilik projesi. Ben fazla konuşmayayım, buradan izleyin.






ve Dokuz ve On ve Son. 


Yaşadığımız dönemin tartışmasız en büyük piyanistlerinden biri Lang Lang. Eserlerini çalarkenki yüz ifadesinden bastığı notalarla beraber biz fanilerin göremediği bir boyutta yolculuğa çıktığına karar verdim ben. İnanmazsanız önce, Berlin Filarmoni'ye ankor olduğu Chopin Etude Op.10 No.3 Sol Majör'ü dinlerken, yüzünü izleyin.






Ben, yetiştirildiğim Antalya'da daha küçücük bir veletken, portakalla yapılabilecekler konusunda şu şekilde koşullandırıldım.

Peki Lang Lang dünya klasmanının en tepesine çıkartılan bir deha olmadan önce çocukken portakalla yapılabilecekler hakkında nasıl koşullanmış olabilir sizce ? Önce aşağıdaki video'yu izleyelim.







...ve sonra hep beraber, çocukluğumuzdan beri bize öğretildiği gibi, tekrarlayalım


Bonus İçerik 1:

Traktörün üzerinde tarlaya arpa tohumu serperken bu harika kontratenörü dinlemeyi akıl ederek beni benden alançok sevgili bir dostum Bilgehan'a selam çakarak, sanki uzaylılar dünyamızı terk ederlerken gemiye yetişememiş ve aramızda başka bir boyuttan gelen sesi ile şarkı söyleyerek para kazanan, Phillipe Jarousky







Bonus İçerik 2:

Aslında tamamen farklı bir yazıya malzeme olabilecek nitelikte olmakla beraber aynı zamanda kadınların erkeklerden ne kadar üstün olduklarını tartışmasız bir şekilde tekrar ispat eden müthiş keyifli ve etkileyici Competitive Foursome'ı izlemediyseniz çok şey kaçırmışsınızdır demektir.










Bu yazı ilginizi çektiyse, bir de şu yazıya bakın derim:
Tuttist Olmak Ya Da Olmamak Bütün Mesele Burada

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tamamen Irrasyonel Bir Konuda Doğruyu Bulan Adam - Victor Ganz a.k.a.Maldan Anlayan Adam

Karar vermek. İngilizcesi "decide". Latince "decidere" kökünden geliyor. Biraz daha incelerseniz  "de" ve "cedeare" birleşmesinden, yani fazlalıkları kesmek, ayıklamak anlamında olduğunu görebiliyorsunuz. Etimoloji bilimi her zamanki kadimliğiyle bize karar verme sanatının aslında, gereksizleri kesip atıp kendi doğrumuzu bulma işi olduğunu ne güzel açıklıyor.    Oysaki seçim yapmak insan beyni için en zor fonksiyonlardan biri.  Bundan sebep olsa gerek insan yavrusunu kötüye karşı iyiyi, hatalıya karşı doğruyu seçebilsin diye sistematik olarak eğitmeye öğretmeye çalışıp durur ama pek beceremez. Çünkü insanlarlar mantıklı karar veremezler. Nasıl ki burnumuzun dibindeki perspektifin varlığını kavrayıp kağıda yansıtabilmemiz için onbinlerce yıl perspektifsiz resim yapmışsak, günlük hayatta verdiğimiz kararların rasyonel temellere dayanmadığını anlamamız da epey vakit almıştır. Bu konuyu araştıran davranışsal ekonomi günümüzde hala elit üniversitelerd...

En İyi İkinci Dünya Savaşı Filmleri

İkinci dünya savaşı filmi izlemeyi sevmeyenimiz var mı ? Hepimizin kafadan ikinci dünya savaşı filmlerini sevmemizin sanırım en büyük nedeni , düşük bir bütçe, düdük bir ekip ve ekipmanla ikinci dünya savaşı filmi çekilmeyeceğini ve  kendisini baştan sona zengin bir dünyada bulacağını bilmemizdir. Ticari sinema izleyicisi olarak tanımlanan, " sinemayı düşünmekten ziyade düşünmemek için " kullanan kesim için bu tarzdaki filmlerin sonu zaten bellidir ve galibi baştan bilinen bir macerayı izlemeyi seçmek bile galipten taraf olarak ne doğru seçim yapabildiğini kendine kanıtlamaktır aslında.  " Savunma, Atak, Zafer, Çok Yaşa Amerika " döngüsünün dışında kalmayı becerebilmiş, tarihin bu en kanlı devrine damga vuranları kıyasıya eleştirmeyi beceren, bizi kendi içimizde derin bir sorguya sürüklemeyi başaran eserlerse genellikle sinema salonlarına ve televizyon kanallarına ulaşamadan birkaç festivalde boy gösterip ortadan kaybolurlar.  İnsanoğlunun bir yandan ikin...

Bir Milletin İnanılmaz "Sıç"raması - Japon'ların Tuvalet Evrimi

Türkçe ve Japonca'nın aynı dil ailesinden geldiğini ilk farkettiğimde (her iki dil de dünyadaki ender aglunative dillerden) ciddi anlamda şaşırmış, önce kendime bu cahilliğimden ötürü kızmış, sonra da bu harika birlikteliğin altından çıkacak müthiş bilgilerin kokusunu alarak olayı derinlemesine araştırma ihtiyacı duymuştum. Aldığım kokuların beni birazdan anlatacağım konulara sinsice çektiğini bilmiyordum, yanılmışım. İlkin  Türk'ler ve Japon'ların arasında ciddi anlamda benzerlikler olduğunu farketmeye başladım.  Sonra işi biraz daha derinleştirince esasında hem Japon'ların hem Kore'lilerin (ki onların dili de aglunative) hem de Türk'lerin Cengiz Han'ın soyunun sağa sola yayılmış parçaları olup olmadığını ölesiye tartışan ve birbirlerinin tezlerini çürütmeye çalışan bir yığın yazıyla karşılaştım. Ancak beni Türk'lerle Japon'ların eş soydan gelmiş olmalarına en fazla şüphe ettiren Letter From Iwo Jima filmi oldu. F ilmde  köylerinden kopartılıp sava...