Ana içeriğe atla

Atasözü Atanındır

Atasözlerini modernleştirip çağa uydurmanın vaktinin geldiği ve bizim de her canlı gibi kaçınılmaz olarak imamın kayığına binip eninde sonunda ata olacağımız gerçeğinden yola çıkarak ben kendi adıma kolları sıvıyor ve gelecek kuşaklara halis muhlis organik atasözlerimi bırakmaya başlıyorum. 

Umarım bu uğraşı Ekrem Koçu'nun İstanbul Ansiklopedisi macerası ile aynı kaderi paylaşmaz. Niyetim Türkçe'nin her harfi ile başlayan en az bir giriş yapabilmek.

Kimsenin duymadığı, bilmediği, mürekkebi kurumamış atasözleri ve özlü sözler arıyorsanız, doğru yerdesiniz, takip etmeye devam edin. 

A.

Ağlamayacağın cenazede güneş gözlüğü takma. Anlamı: Girdiğin topluluklarda sırf şekil olsun diye gereksiz tavırlar içine girme, inandırıcılığını kaybeder, kendini görgüsüz ve  içi dışı bir olmayan insan yerine düşürürsün. Kullanım şekli ve dozajı: Gerekli gereksiz şekle girmeye bayılan eş dost akraba üzerinde yeri geldiğinde tek doz kullanın, baktınız tınlamıyor, tedaviyi ve yüz göz olmayı hemen bırakın. 


Kaynak: Kasım 2012, E. Sönmezer


Anasına bak oğlunu al!


Ortalıkta karakterinde problem olan bir erkek varsa annesi için çok basit iki durum söz konusudur.

A) Anne iyi bir karaktere sahiptir  B) Anne problemli bir karaktere sahiptir.

Her iki senaryoda da erkeğin karakterinde problemler varsa, bu durumun, söz konusu erkeğe aşık olan kadın için her durumda kayıp vaka olduğunu şu şekilde ispat edebiliriz.


  1. İyi karaktere sahip annesi tarafından bile karakteri düzeltilememiş problemli bir erkeğin başka bir kadın tarafından adam edilmesi mümkün değildir.
  2. Kötü bir kişiliği olan anne tarafından kişiliği bozulmuş bir erkeğin  başka bir kadın tarafından adam edilmesi yine mümkün değildir.


Bu durumu ana oğul dilemması olarak nitelendirebiliriz ve bir çok kadının zamanla düzeltirim nasılsa diye ilişkiye başlayıp, eninde sonunda hüsrana uğramasının çok basit nedeni olarak açıklayabiliriz.

Şubat 2017

B.

Başkalarını mutlu etmek için yaşamak, arama motorlarında ön sıralarda çıkmak için blog yazmaya benzer. 


Ç.

Çıktığın yokuşları arkanda bıraktıktan sonra fark etmeye başladığın gün gerçekten güçlendiğin gündür.


 

D.

DVD player'ların kumandasındaki "angle" tuşu gibisin. Anlamı: Özellikle iş hayatında yerleştirildiği mevkide bütün çalışanları hayrete düşürecek, süper etkileyecek, kimsenin yapamayacagi bir hareket yapacakmış gibi durup hayatında bir kez bile bir işe yaradığı görülmemiş insanlar için üretilmiştir. Gönül rahatlığı ile yüzlerine karşı kullanabilirsiniz, zira tam olarak ne dediğinizi anlamayacak hatta iyi birşey söylediğinizi zannedecek ve yüzünde her zamanki gibi sahte gülümsemesi ile durumu idare edecektir.
Kaynak: Mart 2011, E. Sönmezer


E.

Eşin dostun doğum günlerinin arasında O'nun da doğum gününü telefonunuza kaydederken tekrar eden toplantı cinsini yıllık seçtikten sonra tekrarlama sayısını sonsuz seçtiğiniz an içiniz sızlayıp bunun imkansız olduğunu bile bile kendi kendinize inşallah diyorsanız, O'nu gercekten çok seviyorsunuz demektir.

Kaynak. E. Sönmezer Ağustos 2013.


İ.

İmkansız kendine inanmama, sabırdan yoksun olma ve düşük konsantrasyonun birleşmiş halidir. 

Anlamı: İmkansız diye birşey yoktur. 
İspatı: Aşağıda. 
Kullanım Yeri: İşi gücü işin nasıl yapılamayacağını anlatmak olan insanların üzerinde, "Mazeret popo gibidir herkesde bulunur" dedikten hemen sonra ekteki görselle destekleyerek uygulayın, eğer ne malum o taşların yapıştırma olmadığı gibi bir tepki alırsanız hemen nefesinizi ekonomik tüketim moduna geçirip tartışmayı sonlandırın.  

Kaynak: E. Sönmezer Ağustos 2012 Tasos'da taşı taşın üstüne bir bir diken isimsiz İtalyan'ın zihnimde uyandırdığı yüzleşme.








İnsanların hayata bakışları ile dünya görüşleri tamamen iki farklı kavramdır, birincisini olaylar karşısındaki davranışlarıyla sana, ikincisini vicdanlarında yaptıkları seçimlerle sadece Allah'a gösterirler.

Bakmak ve görmek arasında hem nörolojik hem de bilinçsel olarak nasıl çok ciddi bir fark varsa, "hayata bakış" ile "dünyayı görüş" arasında işin içine bir de iyiyi ve kötüyü ayırmamızı sağlayan vicdanımızın da girmesinden dolayı daha büyük fark olduğunu, insanın yer yüzündeki en adaptif ve oyuncu yaratık olduğunu hiç aklımızdan çıkartmadan, bir daha ki sefere insanları "dünya görüşlerine" göre yargılamadan önce bu farkın bilincinde ahkam kesmemizi hatırlatmak için ufak bir not sadece. 

(c) E. Sönmezer Temmuz 2014

H.

Hayat, karşınıza çıkan fırsatların çay tabağındaki şekerler, elinizdekilerin çay kaşığı, kaderin de garson olduğu bir üçlemedir.

Anlamı: Hala anlamadıysanız, size ilk servis edilen çayda, garsona şekeri kullanmadığınızı söyleyin ve yaptığı hareketi bir kenara not edin.

(c) E.Sönmezer Ocak 2015

K.



Kraliçe düğün yapar, Obama camdan bakar. Anlamı: Bu linkteki yazımdan okuyabilirsiniz




N.

Negatif insanlar sallanan sandalye gibidir. Seni sallarlar, sallarlar ama hiç bir yere götürmezler.

Net assett'in olacak, ne kasetin olacak.

Anlamı: Çok sevdiğim bir dostum, Uludağ Ekonomi Zirvesi oturumlarını yan yana takip ederken, "Bu hayatta doğru karar verebilmek için net assett'in olacak" demişti, ortamdaki gürültüden yanlış duymuş, "ne kaseti demiştim ? Ardından birlikte, bu hayatta doğru karar verebilmek için net assett'in olması gerektiğini, ancak kasetinin olmaması gerektiğine karar vermiştik. 



Ö.


Özgüvenini ölçmek istiyorsan, biri gelecekle ilgili sana şans dilediğinde ne hissettiğini gözlemle.  

Anlamı: Özgüven kelimesi "self esteem" teriminin Türkçe'ye başarızca çevirilmiş halidir. Dilimizde öz hem saf hem de benlik anlamında kullanıldığı için özgüven kelimesi birçok kişi tarafından "kendine güven"  anlamında kullanılarak kelimenin anlamı olabildiğine sığlaştırılır. Halbuki özgüven kelimesi kişinin kendisi ile ilgili iyi duygular geliştirmiş olması ve kendisi olmaktan mutlu olması seviyesini anlatır. Davranışlarımızı en temelde özgüvenimiz, içinde bulunduğumuz ortamın güven seviyesi ve egomuz'un bileşimi belirler. Gelecek içinde ölüm, kalım, büyük ikramiye, hastalık, sağlık, aşk, ayrılık  gibi kişisel varlığımızı her anlamda etkileyecek birçok etmeni belirsiz sırada ama teorik olarak aynı oranda barındıran bir bilinmezler kümesidir. Yakın ya da uzak gelecek farketmez, eğer herhangi bir şekilde gelecekle ilgili şans dileniyorsa alt yazıda genellikle geleceğin barındırdığı negatifliklerden uzak olma temennisi içerir. Kişinin zihnin gelecek gibi belirsiz, yani güven seviyesi düşük bir ortamla ilgili bu tip önermeyle karşılaştığı an hissettiği duyguların pozitif olması için özgüvenin bir hayli yüksek olması gerekir. Kendisine dilenen şansı amacı ne olursa olsun tehdit ya da kinaye olarak algılamak özgüven seviyesinde düşüklüğe işaret eder. Kullanım Yeri: Sadece kendi kendinize ara sıra söylemeniz tavsiye olunur. 

(c) Ekim 2011 Esat Sönmezer


R.

Raslantı, algımızın aklımızı kandırdığı durumlarda, aklımıza olan inancımızı yitirmemek için uydurduğumuz bir kelimeden başka bir şey değildir.

Anlamı:Bence, İster kader, ister kısmet, ister şans deyin şu hayatta olan biten her şeyin bir düzeni, bir nedeni vardır. Yaşam denilen yolculuğumuzun içinde olan biten herşeyi görsel ya da mantıksal bir şekilde anlamdırma imkanımız olmaz, bu tip durumlarda şans, tesadüf kısmet gibi inanç sistemimize göre nedenler bulup açıklarız. Algımızın aklımıza nereye kadar oyun oynayabileceğine bakmak isterseniz aşağıdaki TED Talk'a göz atın derim:





T.

Tuttist olmak ya da olmamak, bütün mesele burada. 

Anlamı: Örnekleri ve detaylı açıklamaları ile beraber bu anlamını Tuttist'lik üzerine linkinden okuyabilirsiniz.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tamamen Irrasyonel Bir Konuda Doğruyu Bulan Adam - Victor Ganz a.k.a.Maldan Anlayan Adam

Karar vermek. İngilizcesi "decide". Latince "decidere" kökünden geliyor. Biraz daha incelerseniz  "de" ve "cedeare" birleşmesinden, yani fazlalıkları kesmek, ayıklamak anlamında olduğunu görebiliyorsunuz. Etimoloji bilimi her zamanki kadimliğiyle bize karar verme sanatının aslında, gereksizleri kesip atıp kendi doğrumuzu bulma işi olduğunu ne güzel açıklıyor.    Oysaki seçim yapmak insan beyni için en zor fonksiyonlardan biri.  Bundan sebep olsa gerek insan yavrusunu kötüye karşı iyiyi, hatalıya karşı doğruyu seçebilsin diye sistematik olarak eğitmeye öğretmeye çalışıp durur ama pek beceremez. Çünkü insanlarlar mantıklı karar veremezler. Nasıl ki burnumuzun dibindeki perspektifin varlığını kavrayıp kağıda yansıtabilmemiz için onbinlerce yıl perspektifsiz resim yapmışsak, günlük hayatta verdiğimiz kararların rasyonel temellere dayanmadığını anlamamız da epey vakit almıştır. Bu konuyu araştıran davranışsal ekonomi günümüzde hala elit üniversitelerd...

En İyi İkinci Dünya Savaşı Filmleri

İkinci dünya savaşı filmi izlemeyi sevmeyenimiz var mı ? Hepimizin kafadan ikinci dünya savaşı filmlerini sevmemizin sanırım en büyük nedeni , düşük bir bütçe, düdük bir ekip ve ekipmanla ikinci dünya savaşı filmi çekilmeyeceğini ve  kendisini baştan sona zengin bir dünyada bulacağını bilmemizdir. Ticari sinema izleyicisi olarak tanımlanan, " sinemayı düşünmekten ziyade düşünmemek için " kullanan kesim için bu tarzdaki filmlerin sonu zaten bellidir ve galibi baştan bilinen bir macerayı izlemeyi seçmek bile galipten taraf olarak ne doğru seçim yapabildiğini kendine kanıtlamaktır aslında.  " Savunma, Atak, Zafer, Çok Yaşa Amerika " döngüsünün dışında kalmayı becerebilmiş, tarihin bu en kanlı devrine damga vuranları kıyasıya eleştirmeyi beceren, bizi kendi içimizde derin bir sorguya sürüklemeyi başaran eserlerse genellikle sinema salonlarına ve televizyon kanallarına ulaşamadan birkaç festivalde boy gösterip ortadan kaybolurlar.  İnsanoğlunun bir yandan ikin...

Bir Milletin İnanılmaz "Sıç"raması - Japon'ların Tuvalet Evrimi

Türkçe ve Japonca'nın aynı dil ailesinden geldiğini ilk farkettiğimde (her iki dil de dünyadaki ender aglunative dillerden) ciddi anlamda şaşırmış, önce kendime bu cahilliğimden ötürü kızmış, sonra da bu harika birlikteliğin altından çıkacak müthiş bilgilerin kokusunu alarak olayı derinlemesine araştırma ihtiyacı duymuştum. Aldığım kokuların beni birazdan anlatacağım konulara sinsice çektiğini bilmiyordum, yanılmışım. İlkin  Türk'ler ve Japon'ların arasında ciddi anlamda benzerlikler olduğunu farketmeye başladım.  Sonra işi biraz daha derinleştirince esasında hem Japon'ların hem Kore'lilerin (ki onların dili de aglunative) hem de Türk'lerin Cengiz Han'ın soyunun sağa sola yayılmış parçaları olup olmadığını ölesiye tartışan ve birbirlerinin tezlerini çürütmeye çalışan bir yığın yazıyla karşılaştım. Ancak beni Türk'lerle Japon'ların eş soydan gelmiş olmalarına en fazla şüphe ettiren Letter From Iwo Jima filmi oldu. F ilmde  köylerinden kopartılıp sava...