Londra'ya gidip de, hazır o kadar yolu gitmişken Buckingham Sarayı'nın devasa korkuluklarının önünde resim çektirmeden dönen çok az sayıda Türk vardır. Londra'nın göbeğinde devasa bir yeşil alan silsilesinin ortasında bulunan bu mekanın ulaşımı da pek de kolay değildir. Hyde Park Corner'dan karşıya geçip ortasından vızır vızır trafik geçen devasa parkı büyük bir sabırla yürüyüp kendinizi Kraliçenin sarayının giriş kapısına ulaştırmanız gerekir.
Bütün bu eziyete ucunda sadece o meshur binanın önünde kadrajına yedi milletten 9 ense 17 dirsek ve birbilerinden farklı açı ve diafram aralıklarında 4 farklı fotoğraf makinesi lensi kaçmış sıkış tepiş bir hatıra fotoğrafı için katlandığını daha sonra anlayacak olan yetişkin bir Türk insanının zihninde aşağıdaki duygu ve düşünceler sırasıyla cereyan eder.
Bütün bu eziyete ucunda sadece o meshur binanın önünde kadrajına yedi milletten 9 ense 17 dirsek ve birbilerinden farklı açı ve diafram aralıklarında 4 farklı fotoğraf makinesi lensi kaçmış sıkış tepiş bir hatıra fotoğrafı için katlandığını daha sonra anlayacak olan yetişkin bir Türk insanının zihninde aşağıdaki duygu ve düşünceler sırasıyla cereyan eder.
Bir. Dışlanmışlık hissi: Kapının sizi içeri almak için değil hem sınıfsal hem fiziksel olarak dışarıda tutmak için tasarlandığı her halinden bellidir. Özellikle ilk bakışta alttaki resimde bir örneğini göreceğiniz tabela eline ayağına hakim olamayanlar için yerleştirilmiştir sanki, ama bu soğuk binaya kimsenin sızmak gibi bir derdi olmadığı da pek açıktır.
İki. Anlamsızlık: İç ses Türkçe olarak şunları söyler. "Evet, peki, yani, ne var ki şimdi bu sarayda, zaten ziyaret saati de değil. Ziyaret saati olsaydı da duvarlardaki birbirini tekrar eden arogan şövalyelerin, milupa reklamındaki bebeklere benzeyen meleklerin ve ortaçağın suratsız kadınlarının tablolarının önünden iç sıkıntısı içinde koşturarak geçmem için dünyanın parasını ister şimdi bunlar. Kocaman bir bina işte. Öyle çok fazla mimari bir güzelliği bile yok."
Üç. Sorgulama: "Kraliçe şimdi burada mı yaşıyormuş gerçekten, pencerelerden de birşey görülmüyor ki, içeride midir acaba ?"
Dört. Muhakeme: "Aaa evet William Kate'i şu pencerede öpmüştü. Eveet, kalabalık benim bulunduğum yerin arkasındaydı, oysa şimdi ne kadar da boş ve anlamsız Kate sen yokken buralar. Şimdi burada bir Türkü çığırsam yanımdaki Japon turistler huylanır mı ?"
Dışarıdan son derece suratsız ve soğuk görünen bir dönem üzerinde güneşin batmadığı imparatorluğun ve dünyanın hala en prestijli monarşilerinden birinin başının konutu, muhakkak hem birçok önemli olaya şahitlik etmiş hem de bir o kadar ilginçliklere sahne olmuştur. Özellikle aşağıdaki resimdeki "Bu alan Ciddi Organize Suçlarla ilgili 2005 tarihli Polis yasasına göre korunmaktadır. Bu bölgeye izinsiz girmek suç teşkil eder" yazan tabela bile oraya hiç de boşuna boşuna koyulmamıştır.
Bu uyarının oraya yerleştirilmesinin nedeni olan kahramanımız Micheal Fagan, 1948 doğumlu, çok parlak bir çocukluk geçirmemiş, bu yüzden de erken yaşta evden kaçarak, dekoratörlük ve boyacılık yapan, 4 çocuk babası ingiliz orta sınıfının biraz altlarından sayılabilecek, o dünyayı hayrete düşürecek arsız ve cüretkar kabahatini işlediği günlerde karısı tarafından henüz yeni terkedilmiş gariban az şekerli bir adamcağızdır.
Micheal 1982'nin Haziran'ında rastgele bir sabah ansızın Buckingham sarayının çitlerinden atlar, tahliye borusundan sarayın pencerelerine tırmanır ve bir kat görevlisinin korkmasına neden olarak güvenliği çağırmasına neden olur. Oysa ülkelerinde korumakla görevli oldukları en değerli insanın Kraliçe olduğu İngiliz gizli servisi için yüce Buckingham sarayına densizin birinin sızma ihtimali işgüzar bir saray görevlisinin yanlış alarm vermesinden çok daha düşük bir ihtimaldir ve kimse durumu ciddiye almamıştır. Halbuki Fagan çatıdaki açık bir pencereden tekrar içeri girer, bulduğu yarım şişe beyaz şarabı henüz kargalar bile kahvaltılarını yapmadılar demez bir güzel kafaya diker yanında da oralarda bulduğu muhtemelen yıllar sonra sarayın yeni gelini Diana'yı kendisine gelin edecek Mısırlı iş adamı el Fayed'in sahibi olduğu Harrod's süpermarket bölümünden alınmış krakerlerden atıştırır, sonrasında Diana'nın o zamanlar bebek olan William'a aldığı oyuncakları sakladığı odaya bir girip çıktıktan sonra, Kraliçe'nin halen içerde mışıl mışıl uyumakta olduğu odasına giriverir. Yolda birkaç alarmı tetikler, ancak bozuk olan alarmlar çalmaz, sadece bir tanesi çalsa da hatalı çaldığı düşünüldüğü için başka bir görevli tarafından kapatılır. Fagan uyuyan Kraliçe'yi bir perdenin arkasına saklanarak izlerken heyecandan olsa gerek biraz fazla kıpırdar, bu sayede yatak odasında davetsiz bir misarifin olduğunu anlamak ve güvenliğe haber vermek yatağında odasındaki davetsiz misafirle başbaşa kalmış olan zavallı ve savunmasız Kraliçe'ye düşer.
Dehşet halinde yatağından fırlayan Kraliçe davetsiz misarifi zaptetmesi için uşaklarından birini çağırır. Artık Fagan ülkenin en prestijli yatak odasına çıplak ayakla girerek ingiliz kraliyet tarihin en büyük güvenlik fiyaskosunun biraz saf biraz uçuk mimarı olarak tarihe geçmiştir.
İşin garibi o dönemde yaptığı eylem, bugünkü gibi ağırlaştırılmış ulusal güvenlik ve terör suçları sınıfına alınamaz, çünkü yaptığı eylemin yürürlükteki mevzuata göre sadece kabahatler yasasında yeri vardır. Davaya bakan yargıç raliçenin odasına girmeyi, sosyal kabahat menüsünden cazalandırmak zorunda olsa da dahiyane ve vatanperver bir yol bularak Fagan'a içtiği şarap için kimseden izin istemediği için hırsızlık suçunu isnat eder. Yargılama sırasında aklı selimlerin aklına daha iyi bir fikir gelir ve Fagan'ın akıl sağlığının kontrol edilmesi fikri daha ağır basar ve suçlamalar otomatik olarak düşürülür.
Fagan'ın annesi daha sonra verdiği bir röportajda oğlunun tek derdinin Kraliçe'ye merhaba demek ve belki de biraz kişisel problemleri ile ilgili hasbihal etmek olduğuna inandığını söyleyecektir.
Üç. Sorgulama: "Kraliçe şimdi burada mı yaşıyormuş gerçekten, pencerelerden de birşey görülmüyor ki, içeride midir acaba ?"
Dört. Muhakeme: "Aaa evet William Kate'i şu pencerede öpmüştü. Eveet, kalabalık benim bulunduğum yerin arkasındaydı, oysa şimdi ne kadar da boş ve anlamsız Kate sen yokken buralar. Şimdi burada bir Türkü çığırsam yanımdaki Japon turistler huylanır mı ?"
Dışarıdan son derece suratsız ve soğuk görünen bir dönem üzerinde güneşin batmadığı imparatorluğun ve dünyanın hala en prestijli monarşilerinden birinin başının konutu, muhakkak hem birçok önemli olaya şahitlik etmiş hem de bir o kadar ilginçliklere sahne olmuştur. Özellikle aşağıdaki resimdeki "Bu alan Ciddi Organize Suçlarla ilgili 2005 tarihli Polis yasasına göre korunmaktadır. Bu bölgeye izinsiz girmek suç teşkil eder" yazan tabela bile oraya hiç de boşuna boşuna koyulmamıştır.
Bu uyarının oraya yerleştirilmesinin nedeni olan kahramanımız Micheal Fagan, 1948 doğumlu, çok parlak bir çocukluk geçirmemiş, bu yüzden de erken yaşta evden kaçarak, dekoratörlük ve boyacılık yapan, 4 çocuk babası ingiliz orta sınıfının biraz altlarından sayılabilecek, o dünyayı hayrete düşürecek arsız ve cüretkar kabahatini işlediği günlerde karısı tarafından henüz yeni terkedilmiş gariban az şekerli bir adamcağızdır.
Micheal 1982'nin Haziran'ında rastgele bir sabah ansızın Buckingham sarayının çitlerinden atlar, tahliye borusundan sarayın pencerelerine tırmanır ve bir kat görevlisinin korkmasına neden olarak güvenliği çağırmasına neden olur. Oysa ülkelerinde korumakla görevli oldukları en değerli insanın Kraliçe olduğu İngiliz gizli servisi için yüce Buckingham sarayına densizin birinin sızma ihtimali işgüzar bir saray görevlisinin yanlış alarm vermesinden çok daha düşük bir ihtimaldir ve kimse durumu ciddiye almamıştır. Halbuki Fagan çatıdaki açık bir pencereden tekrar içeri girer, bulduğu yarım şişe beyaz şarabı henüz kargalar bile kahvaltılarını yapmadılar demez bir güzel kafaya diker yanında da oralarda bulduğu muhtemelen yıllar sonra sarayın yeni gelini Diana'yı kendisine gelin edecek Mısırlı iş adamı el Fayed'in sahibi olduğu Harrod's süpermarket bölümünden alınmış krakerlerden atıştırır, sonrasında Diana'nın o zamanlar bebek olan William'a aldığı oyuncakları sakladığı odaya bir girip çıktıktan sonra, Kraliçe'nin halen içerde mışıl mışıl uyumakta olduğu odasına giriverir. Yolda birkaç alarmı tetikler, ancak bozuk olan alarmlar çalmaz, sadece bir tanesi çalsa da hatalı çaldığı düşünüldüğü için başka bir görevli tarafından kapatılır. Fagan uyuyan Kraliçe'yi bir perdenin arkasına saklanarak izlerken heyecandan olsa gerek biraz fazla kıpırdar, bu sayede yatak odasında davetsiz bir misarifin olduğunu anlamak ve güvenliğe haber vermek yatağında odasındaki davetsiz misafirle başbaşa kalmış olan zavallı ve savunmasız Kraliçe'ye düşer.
Dehşet halinde yatağından fırlayan Kraliçe davetsiz misarifi zaptetmesi için uşaklarından birini çağırır. Artık Fagan ülkenin en prestijli yatak odasına çıplak ayakla girerek ingiliz kraliyet tarihin en büyük güvenlik fiyaskosunun biraz saf biraz uçuk mimarı olarak tarihe geçmiştir.
İşin garibi o dönemde yaptığı eylem, bugünkü gibi ağırlaştırılmış ulusal güvenlik ve terör suçları sınıfına alınamaz, çünkü yaptığı eylemin yürürlükteki mevzuata göre sadece kabahatler yasasında yeri vardır. Davaya bakan yargıç raliçenin odasına girmeyi, sosyal kabahat menüsünden cazalandırmak zorunda olsa da dahiyane ve vatanperver bir yol bularak Fagan'a içtiği şarap için kimseden izin istemediği için hırsızlık suçunu isnat eder. Yargılama sırasında aklı selimlerin aklına daha iyi bir fikir gelir ve Fagan'ın akıl sağlığının kontrol edilmesi fikri daha ağır basar ve suçlamalar otomatik olarak düşürülür.
Fagan'ın annesi daha sonra verdiği bir röportajda oğlunun tek derdinin Kraliçe'ye merhaba demek ve belki de biraz kişisel problemleri ile ilgili hasbihal etmek olduğuna inandığını söyleyecektir.
Yorumlar
Yorum Gönder