Ana içeriğe atla

Teknik Arkadaşlar Bilir


Sizin hiç "teknik arkadaş" oldunuz mu ? Yani üçüncü bir şahıs sizinle ilgili bir hüküm kurarken ya da bir önermede bulunurken isminizi ya da kartvizitinizde yazan görevinizi kullanmak yerine sizden teknik arkadaş olarak bahsetti mi ? Cevabınız "Evet" ise bu yazı benden size ufak bir hediye olsun.

Gelin isterseniz ilk iş hep birlikte “teknik” kelimesini etimolojik olarak inceleyelim. Teknik kelimesi teknoloji kelimesinden türetilmiştir. Teknoloji kelimesi ise bir çoğunuzun bildiği gibi yunanca tekno (sanat, yetenek, meleke) kelimesi ile logia (çalışması, yapılması) kelimesinin çiftleşmesi ile oluşmuştur. Son tahlilde herhangi bir işin ya da aletin üretilme ya da yapılma ilimi bilimi olarak ifade edilirse çok yanlış olmaz.  Tarih içinde Fransızlar teknik kelimesini teknoloji kelimesini evirerek elde etmişler ve  kelimeye “herhangi bir işin yapılması için gereken bilgi ve süreçler” anlamını yüklemişlerdir.

Teknik dilimizde rahatlıkla ve hoyratça yerli yersiz kullanılabilecek kelimelerin başında gelir. Örneğin cümle içinde  “penaltı atarken kaleciyi ters köşeye yatırma tekniği” gibi ağyarı mani efradı cami bir ifade dahi kullansanız kimse de tutup ya kardeşim sen neden bahsediyorsun bu söylediğinin tekniği olur mu nihayetinde kaleci sen topa vururken nereye atlayacak kendisi karar veriyor ve bu ne yaparsan yap senden bağımsız bir olgudur diye sorgulamaz. Sorgulamaz zira toplumumuzda şans eseri bile iyi kotarılan bir iş sonrası, işi yapanda bu konu ile ilgili anadan doğma, babadan kalma helal bir tekniğe sahip olunduğu, bu işten faydalanan da ise, örneğin atılan penaltıya sevinen taraftarda, o kişinin mistik ve üstün bir tekniğe sahip olmasının mümkün olabileceği inancı hakimdir.  Halbuki herhangi bir şeyin tekniği, kelimenin gerçek anlamı itibarı ile o şey ile ilgili bilimsel temellere dayanan, denenmiş, ölçülmüş, test edilmiş prosedürleri içermelidir ve doğal olarak teknik kelimesi bizim dilimizde çok nadir bir şekilde hakkı verilerek doğru yerde kullanılır. 

Ancak benim takıldığım konu kelimenin yukarıdaki paragrafta irdelendiği gibi gerekli gereksiz övünç kaynağı olarak kullanılması hiç değil, ekmeğini çalıştığı şirketin genellikle operasyonel fonksiyonlarında, şirketini organizasyon şemasındaki teknik olarak adlandırılan departmanlarda çalışarak çıkartan insanlar için gerekli gereksiz kullanılıyor olmasıdır. Bu olguyu inceleyebilmek için öncelikle kurumsal hayatta teknik departmanların aslında tam olarak ne için kurulduğunu anlamak gerekir. Şirketlerin teknik departmanları olarak adlandırılan yapılarının hepsi aynı işi yapmıyor olsalar da en temel ortak özellikleri bu departmanların para kazanmak gibi bir hedefleri bulunmuyor olması ve şirketin üst yönetimi ve sermayedarları tarafından dipsiz bir maliyet merkezi olarak görülmeleridir. Bu durum iş hayatında o kadar ileri bir boyutta kabul görmüştür ki "Para batırmanın en heyecanlı yolu atlar, en zevklisi kadınlar, en garantisi mühendislerdir " şeklinde meşhur bir özdeyiş bile vardır. Teknik departmanların tamamı ellerine yatırım ya da işletim bütçesi adı altında geçirdikleri parayı makinelere ve bu makineleri koşturacak yazılımlara harcarlar, sonra kurumdaki insanların, makinelerin ve yazılımların belirli bir düzen içinde çalışması için lobi faaliyetleri yürüttükten sonra projelerini başarıya ulaştırırlar ve oluşan yapıya sistem gibi soyut isimler verirler ki işler ters gittiğinde ortalıkta suçlanacak soyut bir hedef olamasın. Örneğin işlem yapamayan bir banka şubesinde aldığınız sistemde arıza var yarın gelin yanıtı tam olarak bahsettiğim sistemi işaret etse de asıl arıza işlerin devamlılığını sadece o sisteme emanet eden zihniyettedir o ayrı konu. Sonuç olarak çalıştıkları kurumun teknik departmanlarda çalışan insanlar hayatlarını makineler, yazılımlar ve bu yapıyı yönetmek için ya kendileri tarafından ya da kendilerinden önce o kurumda çalışan benzerleri tarafından uydurulmuş prosedürler içinde geçirebilirler. 

Yukarıda tanımlanan teknik departmanları ekosistem olarak kabul edersek mikro düzeyde teknik departmanlarda çalışan yani konumuz olan teknik arkadaşları inceleyebiliriz. En doğrusu teknik arkadaş olarak nitelendirilen insanları yaşadıkları ekosistem olan teknik departmanların içerisinde değerlendirmek olacaktır. Zira teknik olmayan departmanlarda çalışan insanlarda, teknik departman çalışanlarını teknik arkadaş olarak nitelendirme eğilimi baskındır. Bir insanın kendisini herhangi bir kurumun teknik departmanında bulmasının bir çok nedeni olabilir. Birincil neden hayatı boyunca yaptığı seçimlerin kendisini buraya sürüklemiş olmasıdır elbette. Bunlar arasında en olası durum üniversite sınavlarında yaptığı seçimin herhangi bir mühendislik fakültesi olmasıdır. Mühendis, kelime anlamı itibarı ile hendek kazan insan olmakla beraber günümüzde inşaat, makine, elektrik, elektronik gibi bir çok dalda lisans almış insanlara mühendis lakabı yapıştırılır. Bir insan neden mühendislik okur ki sorusunun ise bir çok yanıtı olmakla beraber kesin tatmin edici bir cevabı bulunmaz.  Erişkin bir mühendis zamanla işinde uzmanlaşıp software architect, solution architect ya da integrated circuit architect olsa dahi bazı kesimlerce teknik arkadaş olmanın ötesine hayatta geçirilmez.


Teknik arkadaş olmanın ötesine geçirilmeme süreci genellikle şu şekilde işler. Özellikle yüksek teknolojiye dayalı ürün ve hizmet satan şirketlerin, ki ülkemizde genellikle bu şirketler telekom ya da IT şirketleri olur, her türlü işleri eninde sonunda teknolojiye dayanır. Paraya ya da stratejiye dokunan son sözü söyleneceği ortamlarda teknik arkadaşlar illa ki bulunurlar fakat ne yazık ki raconu kesme hakkı hiç bir şekilde onlara verilmez. Gelin iş hayatında teknik arkadaşlara atılan vücut çalımları ve racon kesme yöntemlerine kısaca göz atalım.





Bir. Teknik arkadaş konuyu enine boyuna  çok detay bilmekte, ortaya atılmış fikrin bir çok komplikasyonu olduğunu anlamış ve bunun yapılmasına her an direnç gösterebilir durumdaysa. "Teknik arkadaşlar bu konunun çözümünü öyle ya da böyle bulacaklardır, biz işin bizinıs tarafına odaklanalım."


İki. Satın alınacak çözüm için raconu kesip, bu benim kararım güç gösterisini yapmak için. "Teknik arkadaşlar bakmışlar, bildiğim kadarıyla sizin ürününüze itirazları yok, daha önce onlarla pazarlık da yapmış olabilirsiniz ama henüz ben değerlendirmedim ..."


Üç. Anlatılacak detay zırvalarla ilgilenmez, direkt konuya girmek ister ve kendi yönlendirdiği şekilde kararı vermek ister, sonuçları umurunda olmaz.   "Ben teknikten hiç anlamam, önce konu ile ilgili düşüncelerimi söyleyeyim, yanlış bir şey söylersem teknik arkadaşlar ahanda burada  nasıl olsa  düzelteceklerdir,...."


Dört. Teknik arkadaş işine kendini o kadar tutkuyla adamıştır ki bir çok iyi fikri vardır, ancak karşı tarafta o fikirleri alıp uygulamak konusunda zerre kadar iyi niyet yoktur. "Senin söylediklerin teknik olarak doğru olabilir yine de marka olarak bizim bu şekilde bağırıyor olmamız doğru değil…"


Beş. Şirketin bütün başarısızlığını, satışların kötü gitmesinin nedenin müşteri yönetiminde değil helada aklına gelen yarım yamalak fikrinin uygulanmamasına mal etmek isteyen obsesif kompulsif account manager’lar. "Ben teknik arkadaşlara kaç tane fikir götürdüm, hepsine yapamayız dediler"


Altı. Teknik arkadaş işine fazla hakim ve fazla iş odaklıdır, bir şekilde kariyerinde çelme atılmazsa ilerleyecek ve eşeğini gölgeye çekip bütün gün uyuyan bir çok kişinin rahatı bozulacaktır. "O pozisyon için çok teknik kaçabilir, çok teknik O, fazla teknik O, olmaz O olmaz"

Görüldüğü gibi yukarıdaki cümlelerde teknik kelimesi, gerçek anlamı yüklenerek kullanılmamıştır. Teknik kelimesi doğru anlamında algılanırsa yani "işin yapılması için gereken bilgi" anlamı yüklenirse bu cümlelerin tamamı verilen ifade ile gerçek anlamı arasında büyük çelişkiler içerecektir. Örneğin yukarıdaki üç numaralı örnekteki cümleyi ele alıp tekrar okuyalım "Ben işin yapılma ilminden hiç anlamam, önce konu ilgili düşüncelerimi söyleyeyim, yanlış bir şey söylersem işin yapılma ilmini bilen arkadaşlar ahanda burada nasıl olsa düzelteceklerdir"


Bu yazı kafası çok yönlü çalışan, hayatını işine büyük bir tutku ile adamış, bir çok konuda gereğinden fazla bilgili hiç bir zaman dark side'a geçmeyecek kadar iyi niyetli "bütün teknik arkadaşlara" adanmıştır. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Atasözü Atanındır

Atasözlerini modernleştirip çağa uydurmanın vaktinin geldiği ve bizim de her canlı gibi kaçınılmaz olarak imamın kayığına binip eninde sonunda ata olacağımız gerçeğinden yola çıkarak ben kendi adıma kolları sıvıyor ve gelecek kuşaklara halis muhlis organik atasözlerimi bırakmaya başlıyorum.  Umarım bu uğraşı Ekrem Koçu'nun İstanbul Ansiklopedisi macerası ile aynı kaderi paylaşmaz.  Niyetim Türkçe'nin her harfi ile başlayan en az bir giriş yapabilmek. Kimsenin duymadığı, bilmediği, mürekkebi kurumamış atasözleri ve özlü sözler arıyorsanız, doğru yerdesiniz, takip etmeye devam edin.  A. Ağlamayacağın cenazede güneş gözlüğü takma.  Anlamı: Girdiğin topluluklarda sırf şekil olsun diye gereksiz tavırlar içine girme, inandırıcılığını kaybeder, kendini görgüsüz ve  içi dışı bir olmayan insan yerine düşürürsün. Kullanım şekli ve dozajı: Gerekli gereksiz şekle girmeye bayılan eş dost akraba üzerinde yeri geldiğinde tek doz kullanın, baktınız tınlamıyor, tedaviyi ve yüz göz

Başsağlığı Dilerken Dikkat Etmeniz Gereken 10 Temel Kural

Bu sayfaya yolunuz bir şekilde düştüyse, çok büyük bir ihtimalle baş sağlığı dilemeniz gerekiyor, bu konuyla ilgili kafanız karışık ve yardıma ihtiyacınız var. Beklentinizi karşılar mı bilmem ama aşağıda bu tip durumlarda takip etmeniz gereken temel kuralları listeledim. Bir.   Sakın gaza gelip hiç bir zaman yerine getirmeyeceğiniz vaatlerde bulunmayın.   İnsanlar ne kadar yıkılmış görünseler de, cenazeleri sırasında kendilerine söylenenleri kolay kolay unutmazlar. Yoksa anı kurtarmak için insanları en zayıf oldukları anlarda kandırmaya çalışan bir hödük resmi verirsiniz. Örnek vermek gerekirse "Abi cenaze ne zaman, ona göre ben de geleceğim .." "Evladım sen hiç merak etme artık bizim çocuğumuzsun" "Akşam gelemiyorum, 40'ına kesin gelirim" gibi aslında yerine getirmeyeceğinizi bildiğiniz sırf o an için söylenmesi en kolayı olduğu için sarf edilen vaatlerden uzak durun.  İlla ki karşınızdakine kendinizden birşeyler teklif etmek istiyorsanız, o zam

Finalinde Ters Köşe Yapan En İyi 10 Film

Lafı hiç uzatmadan bazıları çok acımasızca, bazıları da çok zekice şaşırtan ve finalinde izleyici ters köşe yapıp şaşırtan harika filmler, buyurun buradan izleyin. 1. Old Boy   Büyük üstad Park Chan-wook'un sınırları zorlayan eseri. Ben sinemada her şeyi izlerim rahatsız olmam diyenler önden buyursun, ufak bir not, yönetmen kızına ne iş yaptığını çektiği bu filmle anlatamayacağı için I'm a robot but it's OK isimli geyik filmi çevirmek zorunda kalmış.  Old Boy  IMDB puanı 8.4 (180 bin oy) 2.  Incendies .   Eğer Türkçe isimiyle İ çimdeki Yangın'ı henüz izlemediyseniz burnumuzun dibindeki Lübnan'daki insanların kendi komşularının elinden neler çektiğine dair bir fikriniz yok demektir. Film baştan aşağı bir tarih ve insanlık dersi veriyor. Filmin sonu ise izleyicinin yanağı ve kulağını kavrayacak kocaman bir el tarafından sağlam bir tokat yapıştırıyor, siz daha tokatın nereden geldiğini anlamadan da bir güzel tükürüyor, siz de gördükleriniz karşısında ağzı