Bizim toplumumuzda yalana kişisel bir ürünmüş muamelesi yapılıp, kendimizi bildiğimiz andan itibaren yalandan uzak durmamız gerektiğine dair telkinler verilip durulur. Yalancının mumu, yalancı çobanın kendisine zerre kadar inanmayan köylülerin yardımlarını esirgedikleri için kurtlara yem olan koyunları gibi metaforlarla da beynimiz henüz bakir bir tarla iken, yalanın zararlarına karşı yalandan programlanır da programlanır. Tam da bize verilen talimatlara inanıp ütopik yalansız bir dünyaya doğru kendimizi hazırlarken aile içinde sinsi bir pazarlık ortaya çıkar. Yalan hepimizin bu zor hayatla başa çıkabilmemiz için dozunda ve yerinde kullanma hakkımız olan bir araçtır, tek bir şartla kesinlikle ve kesinlike aile içinde yalan söylememeliyizdir. Ailemizden ilk bu sinyali aldığımızda, muhtemelen anne ve babamız bizim hayal gücümüz ve zekamızla artık başa çıkamayacaklarını anlamışlar, hayatımızın her bir saniyesinde yanımızda olmak gibi motivasyonları ve enerjileri olmadığı iç...
Bizde kötü mal olmaz.