Ana içeriğe atla

Kayıtlar

hayat etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Başsağlığı Dilerken Dikkat Etmeniz Gereken 10 Temel Kural

Bu sayfaya yolunuz bir şekilde düştüyse, çok büyük bir ihtimalle baş sağlığı dilemeniz gerekiyor, bu konuyla ilgili kafanız karışık ve yardıma ihtiyacınız var. Beklentinizi karşılar mı bilmem ama aşağıda bu tip durumlarda takip etmeniz gereken temel kuralları listeledim. Bir.   Sakın gaza gelip hiç bir zaman yerine getirmeyeceğiniz vaatlerde bulunmayın.   İnsanlar ne kadar yıkılmış görünseler de, cenazeleri sırasında kendilerine söylenenleri kolay kolay unutmazlar. Yoksa anı kurtarmak için insanları en zayıf oldukları anlarda kandırmaya çalışan bir hödük resmi verirsiniz. Örnek vermek gerekirse "Abi cenaze ne zaman, ona göre ben de geleceğim .." "Evladım sen hiç merak etme artık bizim çocuğumuzsun" "Akşam gelemiyorum, 40'ına kesin gelirim" gibi aslında yerine getirmeyeceğinizi bildiğiniz sırf o an için söylenmesi en kolayı olduğu için sarf edilen vaatlerden uzak durun.  İlla ki karşınızdakine kendinizden birşeyler teklif etmek istiyorsanız, o zam

Internet'in En Yüksek Duygusal Zekaya Sahip Sitesi

Kişisel meraklarımdan biri, iyi internet sitesi keşfetmektir. Yıllarını internet sektöründe  geçirmiş   bir  insan olarak da web'deki trendleri tespit etme yeteneğime de az çok güvenirim, hatta şu an toplumu yönlendiren bir çok sitenin bebeliğini bilirim dersem yalan olmaz. Internet fenomeni olmuş, Google, Yahoo, Youtube, Yandex gibi siteler hayal gücünün ötesinde alt yapılara ve teknolojiye sahiptirler. Facebook, twitter, skype ise yine devasa teknoloji ve karmaşık alt yapılarını insanlığın iletişim şeklini değiştiren devrimcilerdir aslında. Hepsine helal olsun, şapka çıkartırım karşılarında. Ancak aralarında bir tanesine denk geldim ki, yıllar boyunca daha iyi bir fikirle karşılaştığımı hatırlamıyorum. Site esasında basit bir blog'dan başka birşey değil. Ancak ardındaki fikrin duygusal zekası o kadar derin ki bence son 10 yılın en iyi kotarılmış internet projesi. Öncelikle fikrin dayandığı temeli irdeleyelim ki tadına daha iyi varalım.  Her ailenin fotoğraflardan oluşan

Yaşamaktan Vaz Geçmeden Önce Okumanız Gereken Gerçek Bir Yaşam Hikayesi

Çok sağlam fiziksel bir travma geçiren bir insanın "hayatta kalmak" ile "yaşamaya devam etmek" arasında kat edebileceği en uzun mesafe ne olabilir sizce ? Bu sorunun yanıtını beraberce aramadan önce kavramlarda anlaşalım. " Hayatta kalmak" başa gelen travmadan kurtulup yaşamaya devam etmek anlamında kullanılan genel geçer bir ifade. "Yaşamaya devam etmek" ise nefes alıp vermekle, Mazlow'un ihtiyaçlar piramitinin tepesinde yer alan kendini gerçekleştirmek deneyimi arasında herkesin kendince yaşamaktan ne anladığına göre çok farklı deneyimlediği hayat dediğimiz hanın iki kapısı arasındaki yolculuğumuzu tanımlamak için yerli yersiz kullandığımız başka bir ifade. Şimdi durumu biraz daha somutlaştıralım. Bir araba karşıdan karşıya geçerken size fena halde çarpsa, hayatta kalma şansınız nedir sizce ? Diyelim ki hayatta kalmayı başardınız, modern tıp sizi ne kadar rehabilite edebilir, ve sonrasında siz hayatınıza ne koşullar altında devam edebi

Kraliçenin Odasına Çıplak Ayak Başı Kabak Giren Adam - Micheal Fagan

Londra'ya gidip de, hazır o kadar yolu gitmişken Buckingham Sarayı'nın devasa korkuluklarının önünde resim çektirmeden dönen çok az sayıda Türk vardır. Londra'nın göbeğinde devasa bir yeşil alan silsilesinin ortasında bulunan bu mekanın ulaşımı da pek de kolay değildir. Hyde Park Corner'dan karşıya geçip ortasından vızır vızır trafik geçen devasa parkı büyük bir sabırla yürüyüp kendinizi Kraliçenin sarayının giriş kapısına ulaştırmanız gerekir.  Bütün bu eziyete ucunda sadece o meshur binanın önünde kadrajına yedi milletten 9  ense 17 dirsek ve birbilerinden farklı açı ve diafram aralıklarında 4 farklı fotoğraf makinesi lensi kaçmış sıkış tepiş bir hatıra fotoğrafı için katlandığını daha sonra anlayacak olan yetişkin bir Türk insanının zihninde aşağıdaki duygu ve düşünceler sırasıyla cereyan eder. Bir. Dışlanmışlık hissi: Kapının sizi içeri almak için değil hem sınıfsal hem fiziksel olarak dışarıda tutmak için tasarlandığı her halinden bellidir. Özellikle i

Küçük Dertlerin İnsanının Boşa Giden Son 24 Saati

    Ne zaman trafikte bir cenaze arabasının arkasına düşsem koşturduğum hengamenin içinde rahmetliye üzülmeye vaktim olup olmadığına karar veremeden arkasında bıraktığı ertesi günün yalan olmasına üzülmeye başlarım. Yeşil arabanın arka bölümünde fonu yeşil, üzeri sırça sami harfleri ile bezenmiş beze sarılmış tabutun içinde olan merhum bir gün önce neyin peşindeydi acaba sorusu tüm benliğimi kaplar. Erkek miydi, kadın mıydı, kaç yaşındaydı, ulan yoksa bizim jenerasyondan mıydı gibi soruların omur iliğimden geçip korkudan içimi titretmesi, dikiz aynasına attığım periyodik bakış için ya da kullandığım arabanın motorundan çıkan hırıltıyı algılayıp debriyaja ya da gaza basma kararını vermem için gereken zamandan çok daha kısa bir zamanda gerçekleşir. Arada çaktırmadan ön kabinin sol tarafında oturan cenaze yakınına bakarım. İtiraf edin hepiniz için cenaze aracına arkadan yaklaşırken en sağda, karşıdan gelirken en solda oturan zat, merhumun en yakınıdır. Bu, bilinç altında hepi

En İyi Hayat Hikayesi Filmleri

Dünyamıza, her bir dakikada, "doğum" olarak adlandırdığımız ve bilimde kat ettiğimiz o kadar mesafeye karşın hala sırlarının çok azını çözebildiğimiz mucize sayesinde 252 insan yavrusu inerken yine aynı dakikanın içinde dünyamızı, "ölüm" olarak adlandırdığımız ve yine bilimde kat ettiğimiz o kadar mesafeye karşın ne zamanı ne de sonrası ile ilgili en ufak bir bilgimizin olmadığı elemli eylem sayesinde, yaklaşık 102 insan evladı da terk ediyor.  Bu hesaba göre size verilen hayat denilen kısıtlı süre içerisinde tarihe damga vuracak ölçüde etkili insanlarla tanışıp, onlarla muhabbeti ilerletip bu müthiş hayatlara tanıklık etme ihtimaliniz lotoda büyük ikramiyeyi tutturma ihtimalinizle hemen hemen aynı. Madem durum bu şekilde, bu müthiş hayatların hikayelerini inceleyip anlamak için elinizdeki en iyi seçeneklerden biri şüphesiz sinema. " Yok olabilir bir varlıksın. Buna uygun şekilde yaşa." (Hakkaten lan !!!) İyi bir eserin en büyük ihtiyacı iyi bir

Modern Hayatın İkilemleri

İşten, güçten, hayatın bize yüklediği stresten  sahnesinde debelendiğimiz yaşam tiyatrosuna çoğu zaman arkamıza yaslanıp şöyle bir uzaktan bakamıyoruz. Hatta bir çoğumuz bir kez bile kafasını kaldırıp ben ne yapıyorum, neyin uğruna yaşıyorum diye sorgulayamadan ömrünü kendisine biçilen rolü en efektif şekilde oynamanın gayretinde heba edip bitiriyor.  Sistemin bizi bağımlısı yaptığı o kadar çok ihtiyacımız var ki, bu yapay ihtiyaçlarımızı elde etmek ve elimizde tutmak için hepten kendimizi sistemin kölesi haline getiriyoruz. Hani "Sen plan yaparken, kader kıs kıs gülermiş" derler ya. Hepimizin karşısına yapmayı hiç  istemeyeceğimiz bir çok zor seçim çıkmıştır. Ve hepimiz biliriz ki hayat esasında yaptığın tercihlerin bir bileşkesidir. Bütün bunların yanında aşağıda kazananı kaybedeni hep belli olan ve önümüze atılmış yapay ikilemlerden bir liste hazırladım. Bir. İşimden olursam özel sağlık sigortamdan da olurum diye strese girip hasta olup işe de hastalığa da müp

Önümüzdeki 10 Senede Muhakkak Edineceğiniz Dertler ve Alışkanlıklar

"When the music changes so does the dance" en çok sevdiğim sözlerden biridir. Türkçe'ye "Müzik değişir, dans da değişir" olarak çevirebiliriz. Yaşamaya çalışırken arka fonda çalan müzik çılgın bir hızda değişiyor ve biz faniler de farkında olmadan yeni tempoya ayak uydurmaya çalışıyoruz. Önümüze sürülen teknolojik oyuncakları satın alıp kullanmak yetmiyor, aynı zamanda bu cihazlarla yaşamaya çalışırken eski alışkanlıklarımızın bir kısmını tamamen terk edip yeni yeni huylar ve alışkanlıklar edinmek durumunda da kalıyoruz. Kişiliklerimize, eğilimlerimize, eğitimlerimize ve ekonomik gücümüze göre her birimiz  aşağıdaki resimde gördüğünüz teknoloji uyum eğrisinin bir yerlerinde baş gösteriyoruz. Everett Rogers, 1962'de yazdığı Diffusion of Innovations - Buluşların Yayılması ismindeki kitabında, özellikle kırsal toplumlarda bir buluşun nasıl yayıldığını incelemiş ve ayağı yere oldukça sağlam basan Buluşların Yayılması teorisini geliştirmiş. Rog